Freitag, 7. Januar 2022

Yakan top

Boztepenin eteklerinde ki Saray Mahallesinin
Her okul dönüşü çıktığım
Kare kare taşlarla döşenmiş o dik yokuşlarında
Nefes nefese kalırdım yorulurdum
Yine de akşamları yakan top oynardık
Daracık sokak aralarında
Mahallemizin güzel kızlarıyla
Vurulurdum ben her seferinde
Yanardım..

şarap

Nedendir bilmem
Düşersin aklıma
Daha şarabımın ilk yudumunda...
Bir akşam üstü dost masasında
SöylenenTürkünün
Tam ortasında..

Masa

Yeniden kurulsa o masalar
Otursak bir akşam diyorsun
biliyorum...
Yine baş köşede sen
Gözler hep sende
Senin gözler her yerde
Araban kapıda hazır
Portakal suyu içerdi gariban şöförün


Belki Yine kurulur o özlediğin masalar.... kurulurda....

Dostların yeri boş
Bir kenarda kadehler
Giderken kırıp bıraktığın
Teli kırıktır duvarda asılı bağlamanın
Çalmaz artık sevdiğin türkü
Mezelerin eski tadı yok artık.
Meyhaneci hatırlar bir tek seni
Bir de düğün kemancısı
Unutmamıştır verdiğin bahşişi

Mittwoch, 14. Oktober 2009

Yayladan

IMAGE_109

Mittwoch, 23. Januar 2008

Ihbar

Bir aşk öldürülecek bu akşam
Cinayet yeri meyhane
Suç ortağı garson
Suç aleti bir şişe şarap olacak
Kelime kelime kesilecek beyaz peynir
Rüzgar esecek salatanın yapraklarında
Masadaki mum sönecek
Cinayetin en çakirkeyf yerinde
Duygular dökülecek kağıda
Katil artık duymaz olacak çalan müziği
Cinayet onun dilinde türkü olacak
Terk edilirken olay mahalli
Tüm göz yaşları silinecek
Geride hic bir iz bırakılmayacak

Bakınca

Bakınca yüzümün karalığına
Gökyüzü maviliğindeki gözlerinle
Tüm kapılarına kilitler vurup
Sınırlar cekme telli dikenli
Vizeler koyup catarak kaşlarını
Ne dediği anlaşılmaz bir dil gibi
Kaçırma gözlerimden bakışlarını

Yüzümün rengi bahtımın karalığından değil
Beni size satanların utancından
Caresizliğinden sahipsizliğimin
Oysa kirçiçekleri açıyor gönlümde
Binbir rengine karışmış tabiatın
Haydi durma gir gözlerimden içeri
Sınırsız vizesiz olmasada pasaportun

Gün dogmadan

Gün dogmadan cıkmalısın boztepeye
Ciseler altında fındık bahcelerinin
Sessiz uyumasını görmelisin
Daha sisler dagilmadan

Karadenize bıcak gibi giren
uzanmıs yatan canik daglarının
Aralarında akan sirin derelerin
Sırıltılarını duymalisin

Tarlaya sacılmıs mısır taneleri gibi
Birbirine uzaktan bakan köy evlerinin
Bacalarından yükselen dumanları
Ve birbiriyle yarısarak sabahı müjdeleyen
Horozları dinlemelisin

Karadeniz

Dagları dumanlı
Sehirleri suskundur karadenizin
Insanları acıya sabırlı
Sevdaya tezcanlıdır
Bir göl kadar sakin
Fırtınası karadeniz kadar korkunc olur
Cocuklarının cogu yüzme bilmez
Korkarlar sevgisinden karadenizin
Alır koynuna
kimbilir hangi seherde
Hangi sahiline bırakır
Cocugun kus sevmesine benzer sevgisi karadenizin
Sıkıca tutarken avuclarında
Bilmez canımızı yaktıgını
Cocuklugumun gectigi
Daracık eski Ordu sokaklarının
Bütün caddeleri denize cıkar
Ne yana gitsen kokusunu duyarsın
Sanki hep yanıbasındadır
Bu yüzdendir hep
Gittigim sehirlerin
Bir yanını deniz sanırım
Simdi burada senden uzakta karadenizim
Yirmikusur yıl tükeniyor
Bilmiyorum ama dostlar
Beni deniz cekiyor

Mittwoch, 14. November 2007

Elveda Almanya

Evet elveda bu gün seni terk ediyorum
Bundan yirmi sene önce bir aksam üstü baslayan maceram burada bitiyor
Arkama son kez baktigimda ömrümün yirmi yili
Gözlerimin önünden bir film seridi gibi geciyor
Tahliye olmus bir mahkum sevincini yasiyorum
Ve sancisini ayriligin
Unuttum yabanci oldugumu cogu zaman bazen sen unutturdun
Ama ne kadar sana benzesem,nekadar sen olsamda
Degistirsemde nüfus kagidimi, pasaportumu
Degismedi kara olan rengi ne sacimin ne kaderimin
Her kavsakta önüme dur levhasi gibi cikip
Sen yabancisin “dedin
Genede kirilmadim sana evet ben bir yabanciydim
Ama hep zoruma gitti ,utandim
Iyi ve baska bir yabanci oldugumu kanitlamak zorunda olusumdan
Senin icin bir seyler yaptim saniyorum aldiklarimi ise hakettigimi
Yollarinda yürüdüm emek verdim fabrikalarinda
Izler biraktim sana gazete sayfalarinda ve anilar dostlarin hatirinda
Sana veda ederken dostca ayriliyorum
Gidisim sana küsüsümden degil yarim olusundan hep yüregimin
Bana bakan gözlerin, hep bir yabanciya bakmasindan
Dogup büyüdügüm topraklar kokan annemin
Ve altinda yatip uzandigim agaclarin cocukluk yillarimin
Dumanli yaylalarin yani diger yarisi yüregimin…
Hep orda olmasindandir
Sana biraktim gencligimi,asklarimi
Ben sadece anilari aliyorum
Elveda almanlarin yurdu Deutschland
Hosca kalin dostlarim düsmanlarim hosca kalin

Yorgunum

Yorgunum ama yasamaktan degil
Yürüdügüm yollari asmaktan degil
Vardigim yerlerde yanlizim simdi
Geldigim yer son durak degil

Almanya yolu

Liseyi bitireli bir yıl olmuş fakat üniversite imtihanlarından yeterli puan alamadığım için bir okula girme imkanım olmamıştı.O sıralarda Türkiyede siyasi ortam çok karışıktı,her gün mutlaka insanlar öldürülüyor,saldırıların ardı arkası kesilmiyordu.Akrabalarında ısrarıyla babam karşı olmasına rağmen beni Almanyaya götürmeye razı olmuştu.
Işlemleri tamamlanmış pasaportumu almıştım,Avusturyada çalışan ve gene izine gelmiş olan komşu köyden babamın tanıdığı iki kardeşin arabasıyla Almanyaya gidecektik .benimle beraber beş kişi kuçuk bir renaul 5 marka arabayla yola çıktık.Şubat ayının son haftasıydı ve kar alabildiğine yağıyordu .
Gece saat oniki sıralarında Elmadağına tırmanırken yolda kalmış arabalar,hala kayan ve onu durdurmaya çalışan kamyon şöförleri,yolda kalmış arabalara yardım ederek bir kaç kuruş harçlık kazanmaya çalışan yol kenarındaki köylerden gelen insanlar görüyorduk.Tabi bizde yolun bir yerinde takılıp kaldık .ordan iki genç arabanın ön kısmına oturarak ağırlık yapıyor babam ve diğer arabadakıler de arabanın arkasından itiyorlardı .araba yukarıya çıkınca önde oturan gençler geri dönerken ,o sırada arabanın biraz gerisinde kalan babam ve diğer arabadakilerin yanından geçerken ;“anasını avradını ...... şöförü o kadar yardım ettik beş kuruş vermedi „diye söylenerek geçmişler .tabi gece olduğu için sanki onların olduğunu bılmeden konuşuyorlar gibi yapmışlar.Şöförün kardeşi ve diğerleride utancından seslerini çikaramamışlar.Arabaya gelince anlattılar herkesi bir gülme krizi tuttu tabi ,adamlar haklı olduğu için küfürü hak ettik dediler.
Boluya yaklaşırken Babam ve diğerleri konuşma arasında benimle ilgili bir işlemi unuttuğumuzu fark ettiler,ve mutlaka yapılması gerektiğini yoksa Almanyaya gidemeyeceğimi söylediler.sonra akıllarına Boluda yaptırmak geldi ve yoldan ayrılarak Bolu il merkezine doğru yola koyulduk.tabi benim var olan heyacanım dahada artmıştı.eğer işlemi Boluda halledemezsek geriye dönmek zorunda kalacaktık ama sorunu hallettik ve Istanbula doğru tekrar yola çıktık

Istanbulda bir gece köyden bir akrabanın yanında kaldık .,sabah erkenden de yola çıkarak kapıkuleye vardık.Pasaport kontrolundan geçtikten sonra sanki başka bir gezegene gidiyormuş gibi farkına varıpta ne olduğunu anlayamadığım garip duygularla ayrıldım ülkemden.

Seni beklerken

Seni beklerken geçiyor ömrüm
Saati durmuş bir tren garında
Sefer sayısı belirsiz gelip geçer trenler
Haberin olmuyor,bilmiyorsun uzaklarda

Her geçen gün kayboluyor izlerin
Otlar bitiyor arasında anıların
Müteahite veriyorum
Ömrümün son durağında ne varsaı

Parça parça alıp gidiyor ustalar
Caresiz seyrediyorum
Seni beklediğim bu yerde
Hoyrat binalar yükseliyor
Ne bir ağaç ne de gölgesinde anılar
Alıp başımı gidiyorum

Duraklar kuruyorum gönlümde
Saatleri hep geceye ayarlı
Açılışı bir brdak şarapla yapıyorum
Yavaş yavaş hazırlanıyor yolcular

Hüzünlü bir anons duyulur
Binlerce tren gelir geçer geceden
Sen yine gelmezsin
Her giden trenle hep giden sen olursun

Hiç bir tren gecikmez
Hep zamansız gider gidenler
Toplar masayı garson
Bana aittirtir masadaki hüzünler

Ömür denilen bu durakda
Yavaş yavaş kapanıyor ışıklar
Gelir gecenin bekcileri
Evine gider evliler..

Ilk ayrilik

- Mayıs ayında okullar tatil olunca,kardeşim ve ben babaannemle birlikte, Karedenizin o nemli ve bunaltıcı sıcak köy havasından tertemiz serin yayla havasına giderdik.Biz yaylaya vardığımızda çiçekler yeni açmaya başlar kuytuluklarda daha karlar olurdu. Yıkılgit çiçekleri (bir çesit çiğdem)açmaya baslayınca, geri dönerdik ,bu çiçekler sonbaharda yani göç zamanı geldiğinde açtığı için bu adla anılıyordu .Yayladan dönen çocuklarla köyde kalan çocuklar hemen belli olurdu.Köyde kalan çocukların yüzleri solgun ve beyaz ,bizim yanaklarımız ve burnumuzun üstleri soyulur kırmızı bir hal alırdı.
- O zamanlar babam Almanyada çalışıyordu.Zaman olarak tam hatırlamıyorum ama bizi yaylaya ziyarete gelmiş, tabiki çok sevinmiştik. Bu ziyarette neler yaptık neler oldu tam hatırlamıyorum ama en iyi hatırladığım yeri ayrılık vaktinin gelmiş olmasıydı.Yayladan köye dönmek için araba beklemek üzere obamızın hemen alt yanından geçen yola indik,bu arada ben babamın kucağında ona sıkıca sarılmıştım,Beni onun kucağından almak için para veriliyor,babamın tekrar geleceği ,bana oyuncak vs. getireceği söyleniyordu,ama benim babamın kucağından inmeye hiç niyetim yoktu dinlemiyordum bile onları.
- Uzaktan bir araba gözüktü,yaylaya fazla araba gelip gitmediğinden her gelen arabada yer olup olmadığına bakılır,hangi vasıta olursa olsun yer varsa binilirdi.
Araba durdu ,bir kişilik yer vardı.Babamın kucağından beni kim aldı bilmiyorum ama babam arabaya binerken ben arabanın sahibine,o çocuk yaşta bildiğim ne kadar küfür varsa sıralıyordum “babamı nereye götürüyorsun” diye.Bu küfürler araba gözden kayboluncaya kadar sürdü…
Bu benim bildiğim ilk ayrılığımdı.çocuk yüreğim çok çabuk öğrenmişti bu duyguyu ve yıllar boyu sürecekti bu ayrılıklar…

Gecenlerde bir gece agladım sebebsiz yere
Bedenimi teslim alan grip belliki yormustu kalbimide
Kimseler görmedi sahidim yok,yorganım vardı üzerimde

Babamdan ilk ayrılısım geldi aklıma
Kucagından aldıklarında beni sövmüstüm onu götüren söförün
anasına avradına gelmisine gecmisine ve sülalesine......

Ve yıllar sonra uzun bir hastalık dönemi sonunda
Götürürlerken onu yani son kez ayrılırken babamdan
Bu kez onu götüren ve söveceğim bir şöför bile yoktu arkasından…

Gurbet sabahi

Uyanirsin bir gurbet sabahinda
Garip bir duman gönül daginda
Dudagunda bir ayrilik türküsü
Nedendir bilinmez annen gelir aklina

Yaraliyam degme degme degme
Gülümün budagin eyme(azeri türkü)

Son oyun

Sen bu satırları okurken, ben nerde olacağım kim bilir........


Son oyun

Yok be,nerede olabilirim
Yoldayim ama bir yere gidemedim
hayat okulunda sinifta kalmisim
Hal ve gidisat berbat
Hayatbilgisi ögretmenim dediki "eskiye göre uslanmisim.

Evden biraz uzaklasmisim
Bir gönül gurbetindeyim
Annem diyorki"hava karardi artik eve gel"
Bu son oyun anne söz,biter bitmez evdeyim.

User Status

Du bist nicht angemeldet.

Aktuelle Beiträge

Yakan top
Boztepenin eteklerinde ki Saray Mahallesinin Her okul...
yorgungurbetci - 7. Jan, 15:53
şarap
Nedendir bilmem Düşersin aklıma Daha şarabımın ilk...
yorgungurbetci - 7. Jan, 15:51
Masa
Yeniden kurulsa o masalar Otursak bir akşam diyorsun...
yorgungurbetci - 7. Jan, 15:45
Yayladan
yorgungurbetci - 14. Okt, 18:13
Ihbar
Bir aşk öldürülecek bu akşam Cinayet yeri meyhane Suç...
yorgungurbetci - 23. Jan, 19:59

Links

Suche

 

Status

Online seit 6015 Tagen
Zuletzt aktualisiert: 7. Jan, 15:53

Alle Links in Popups öffnen

alle Links auf der aktuellen Seite in einem neuen Fenster öffnen 

Hikayelerim
Şiirlerim
Profil
Abmelden
Weblog abonnieren